
Kaos ile kastettiğim şey, dünyadaki bütün önemli aktörlerin önceliklerinin sürekli ve keskin değişimlere açık olmasıdır. Herhangi bir aktör açısından her şey bugün iyi gidebilir, ama yarın belli olmaz her şey değişebilir. S.9
Önemli konulardaki duruşlarını hızla değiştirerek avantajlarını en üst düzeye çıkarmaya ve bunları elde etmek için yeni ittifaklar yapmaya çalışıyorlar. S.9
Örneğin Ekim 2017 yılının ikinci yarısında değişen öncelikler ve ittifaklar konusunda dünyada çarpıcı üç değişim yaşandı:
Bunlardan en çok ilgi çekeni, ABD’de Cumhuriyetçilerle Demokratların bazı konularda anlaşmasıydı. Başkan Donald Trump, Kongredeki Demokrat liderler; Senatör Chuck Schumer ve Temsilci Nancy Pelosi ile 1) Teksas’ta ve komşu eyaletlerde meydana gelmiş olan felaketler için acil önlem paketi üzerinde anlaştı ve 2) borç tavanını üç ay süreyle yükseltmeyi kabul etti. Bu anlaşma iki nedenden dolayı önemliydi. Trump, seçim kampanyalarında Demokratlarla hiçbir konuda anlaşmamayı taahhüt etmişti. İlginç olanı, bu anlaşma Demokratların öngördüğü şartlarda imzalandı. Daha da önemlisi Trump, bu anlaşmayı son dakikaya kadar Kongredeki Cumhuriyetçi liderler Paul Ryan ve Senatör Mitch McConnell’den gizlemişti. Bu hareketiylie iki lideri hazırlıksız bir şekilde yakaladı. Bu arada önceki Başkan Obama tarafından ilan edilen, “hayalciler”in (dreamer) Amerika’da kalmasına izin veren DACA programının uygulanmasını altı ay boyunca askıya aldı. Bu uzlaşmanın ne kadar daha devam edeceğini zaman gösterecek. Ancak bu anlaşmanın duyurulması dahi Trump ve Cumhuriyetçi Parti üyelerinin arasındaki ilişkiyi uzun süreli bozacaktır. S.9
Daha az dikkat çeken, ama çok önemli başka bir gelişme ise Endonezya hükümetinin kuzeyindeki denizin adını Kuzey Natuna Denizi olarak değiştirmesiydi. Görünüşte zararsız olan bu davranış yalnızca Doğu ve Güneydoğu Asya denizlerindeki farklı iddiaların tarihi açısından anlaşılabilir. S.9
İttifaklardaki üçüncü değişim nispeten daha az dramatikti, ama uzun zamandır da oluşum aşamasındaydı. Türkiye Rusya’dan yerden havaya iş gören bir askeri sistem satın almakla NATO üyesi olarak yükümlülüklerinin tersine davranıyor gibi göründü. Aslında bu biraz da Türkiye’nin çok köklü olan Amerika ve Batı Avrupa ilişkilerinde bir eksen kayması niteliğindeydi. Türkiye açısından bunun anlamı ise kendisine çok dostça davranmayan NATO üyelerine bir cevap niteliğindeydi. Bu durum sadece jeopolitik ittifakların değişmesi açısından değil, büyük ekonomik anlaşmalar açısından da çok önemliydi. Bunlar Türkiye’nin geçmişte Suriye ve İran hakkındaki anlaşmazlıklarına sünger çekmesi demek de olabilir. S.11
Küresel sol, doğrudan sorunlarla yüzleşmeyi ve ulus kavramına karşı mantıklı, siyasi anlamda bir tutum takınmakta zorlanıyor. Milliyetçilik tartışmalı, bugün dünya insanlarının en güçlü duygusal taahhüdü olduğundan küresel solun sağlam bir şekilde kolektif bir iç tartışmaya girmemesi, onun bugün dünya sahnesindeki ana aktör olma özelliğini zayıflatmaktadır. S.29
Artık küresel solun entelektüel, ahlaki ve politik açılardan yeniden birleşmesi çok acil olarak zorunlu hale gelmiştir. S29
Trump seçimlerde slogan olarak “Amerika’yı yeniden büyük yapmak”ı kullandı. Buradaki “yeniden” kelimesi altın çağa atıfta bulunuyor. Sanders, bile işlerin küresel güneye ihraç edilmediğini, bir altın çağdan bahsediyor gibi görünüyor. Ve hatta Clinton bile sanki eski kaybedilmiş bir şeyleri ger getirmeye çalışıyor. S.58
Artık Birleşik Devletler dünyanın geri kalanında otoritesini gerçekten yavaş yavaş kaybediyor. Artık hegemon bir güç değil. Protestocular ve onların adayları da bunun farkında, ama bunun tersine çevrileceğini düşünüyorlar, fakat maalesef çevrilemez. Çünkü Birleşik Devletler, şimdi zayıf ve tekinsiz küresel ortak olarak değerlendiriliyor. S.59
Birleşik Devletler’de yaşamak gitgide daha az “güvenli” olurken dış göç oranlarına bakın. Dünyanın başka yerleri de güvende değil, sadece nispeten daha güvenli. Başka yerlerde yaşamanın standardının o kadar yüksek olmasından değil, ama şimdi küresel Kuzeyin birçok yerinde Birleşik Devletler’den daha da yüksek durumda. S.59-60
Amerika’yı yeniden büyük haline getirmek yerine dünyayı herkes için daha iyi bir yer haline getirmeye çalışırsak, “başka bir dünya” hareketinin bir parçası olabiliriz. Aslında dünyayı değiştirmek Birleşik Devletler’i de dönüştürecektir, ancak bu sadece dünyanın geri kalanı için pek de altın olmayan bir altın çağa geri dönme özlemini bırakırsa mümkün olabilir. S.60
Burası tutkunun resme girdiği yerdir. Tutku sabit bir şey değildir. Barış içinde birlikte yaşayan ve uzun süre beraber yaşamış gruplar, birbirlerini ve özellikle de etnik evliliklerin soyundan gelenleri katletme noktasına bir anda gelebilirler. S.63
Irkların sözde arılığı siyasi emellerin temel meselesi haline gelebilir. Tutku, iki tarafta da nihayetinde soykırım dediğimiz şeyi doğurur. Ve bu tür soykırımların anısının ateşli bir tartışma konusu olur ve daha fazla şiddet için bir gerekçe haline gelir. S.63
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!